Friday, June 8, 2007

AĞRI KESİCİLER

Denizli Devlet Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Okan Bölükbaşı, Türkiye’de son 20 yılda ağrı kesici kullanımının hızla arttığını belirterek, “Ayda ortalama 20 ve üzerinde ağrı kesici hap tüketen bir kişinin ağrı kesici bağımlısı haline gelmiş olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

Türkiye’de reçetesiz ilaç satışının yaygın olduğunu ifade eden Doç. Dr. Okan Bölükbaşı, “Aslında ilaçları zehirden ayıran şey miktardır. Yüksek dozda alınan hemen hemen tüm ilaçlar hayati tehlikeye bile yol açabilir” dedi. Günlük hayatta daimi baş ağrısı çeken ve dikkat gerektiren bir işte çalışanların ağrı kesici ilaç aldıktan sonra bir kahve veya çay içebileceğini, bunun da kişiyi iyi hissettirebileceğini belirten Bölükbaşı, “İlaç alındıktan sonra ağrı azalmış olabilir. Kahvedeki kafein, ağrının azalmasında etkili olmuş ayrıca kişinin dikkatini de artırmıştır. Ancak ağrı pusudadır ve ilacın etkisi geçince yeniden kendini gösterecektir. Kişi yine ilaç alma ve böylelikle kendini iyi hissetme yoluna girerse, o kişi ağrı kesici bağımlılığı için muhtemel bir adaydır” diye konuştu. Ağrı kesicilerin yanlış kullanımlarda zararlı olabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Bölükbaşı, “Kronik ağrı yakınması olan kişiler, uygun tedaviye başlamadıkları zaman sürekli ağrı kesici kullanma yoluna gidebilir. 2 yıldan fazla süreyle ayda ortalama 20 ve üzerinde ağrı kesici hap tüketen bir kişinin ağrı kesici bağımlısı haline gelmiş olduğunu söyleyebiliriz. Ağrı kesici kullanımında en büyük zararı, mide, oniki parmak bağırsağı ve böbrekler çeker. Mide ve böbrek dokuları hasarı sonunda ölümcül kanama ya da böbrek yetmezliklerine kadar gidebilir” dedi. En büyük tehlikenin, kişinin farkında olmadan bir ağrı kesici bağımlısı olması olduğunu kaydeden Bölükbaşı, “Uzun süre uygun tedavi uygulaması yapılmayan migren ya da gerilim tipi baş ağrılarında kişi, kolaylıkla ağrı kesici müptelasına dönüşebilir. Bunda bazen doktorların da kusuru vardır. Baş ağrılarının bir nörolog tarafından mutlaka görülmesi, uygun biçimde incelenerek ne tür baş ağrısı olduğu yönünde bir karara varılması gerekmektedir. Teşhis konulmadan bir ağrı kesici reçetesi yazılırsa olay bir trajediye dönüşebilir. Kişinin uyku düzeni ve cinsel yaşam niteliği bozulabilir. Durum artık bir tıbbi sorunlar yumağı haline gelmiştir ve tedavi hem hasta hem de hekim için artık çok zordur. Bu şekilde sonuçlanmış vakalarda ağrı kesiciler tamamen yasaklanır ve hastanın tedaviye uyumunu artırmak ve kısmen de bu duruma gidişte rolü olabilen ev içi sorunlar, sorumluluklardan uzaklaştırmak için kişi hastaneye yatırılır” şeklinde konuştu. Gün geçtikçe ilaç bağımlılığın giderek artacağını açıklayan Doç. Dr. Bölükbaşı, “Sorun şu anda kronik ağrı hastalarının yaklaşık yüzde 5-10′unu ilgilendiriyor ancak bu oranlar artacak gibi görünüyor. Halk bu konu hakkında bilgilendirmeli, doktorlar daha dikkatli olmalı ve kronik ağrısı olan hastalar mutlaka uygun biçimde incelenerek nihai tanı konulmalı, akılcı ve doğru tedavi planlanmalıdır” dedi.
KAYNAK

No comments: