Thursday, April 5, 2007

MEYVELER


şeftali
Çiçekleri kabızlığı giderir ve barsak solucanlarını düşürür. Meyvesi hazmı kolaylaştırır.İdrar yollarını temizler. Bol miktarda idrar söktürür. Basur memelerinden doğan şikayetleri giderir. Safra kesesi ve böbrekler için faydalıdır.

vişne
İshali keser. Ateşi düşürür. İdrar söktürür. Vücuda rahatlık verir.

yeralması
Şeker hastaları için faydalıdır. Besleyicidir. Vücudun direncini arttırır. Kabızlığı giderir

kivi
Bir kivide, bir portakalda olan C vitamininin iki katı vardır. Potasyum bakımından da zengindirler. Sindirimi kolaylaştırır ve kabızlığı önler.

muz
Folik asit, potasyum ve B6 vitamini bakımından son derece zengin bir meyvedir. Potasyum krampları önler.

nar
Vücudu kuvvetlendirir. İshali keser. Burun poliplerine faydalıdır. Şerit düşürür. Kalbi kuvvetlendirir. Mide, bağırsak hastalığı olanlar, küçük çocuklar ve hamileler fazla kullanmamalıdır.

karpuz
Vücuttaki toksinleri temizler ve böbrekteki kumları eriterek sıhhat ve zindelik kazandırır. Ayrıca kemik gelişimine de yardımcı olur.

kavun
Kavun meyve olarak çok yenildiği gibi tohumları (çekirdekleri) de tıbbî olarak kullanılmaktadır. Olgun kavunların çekirdekleri kurutulur. Çekirdekler halk tabâbetinde öksürüğe karşı (çekirdekleri suda, suyu yarıya ininceye kadar kaynatılıp içilmesiyle) kullanılır. Ayrıca kavun, sinirleri yatıştırır, böbreklerdeki kanı temizler, taşların düşürülmesine yardımcı olur. Barsaklarda ülser ya da iltihab olanlarla, şeker hastaları ve yüksek tansiyonu olanlar yememelidir.

kayısı
Çekirdeklerinden yağ elde edilir. Etli meyvesi şeker, organik asitler ve C vitamini ihtivâ etmesi bakımından önemlidir. Çekirdek içinden elde edilen yağ badem yağı yerine, yaprakları derelerde balıkları sersemleterek tutmak için kullanılır.

kestane
Kabuklarının suda kaynatılması ile elde edilen çay, ateş düşürür ve sinirleri yatıştırır. Meyvesi kasları kuvvetlendirir. Kan dolaşımını düzenler. Varis ve basur memelerinin meydana gelmesini önler. Karaciğer yorgunluğu ve şişliğini geçirir. Kansızlığı giderir. Damar sertliği ve yüksek tansiyondan şikayet edenlerle, şeker hastaları yememelidir.

kızılcık
Kızılcık meyvelerinden ezme, marmelat, meyve suyu yapılır. Kabız edici özelliği vardır. Gıdâ olarak istifâde edildiği gibi kabukları ateş düşürücü olarak kullanılır.
hindistancevizi
İdrar söktürür. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Mide ağrılarını giderir.

ahududu
Kanı temizler, vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Terletir ve idrar söktürür. Kabızlığı giderir. Vücuda dinçlik verir.

ayva
İshal ve dizanteriyi keser. Mide ve bağırsakları kuvvetlendirir. İnce bağırsak iltihabını giderir. Kanı temizler. Çarpıntıyı dindirir.

badem
Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Böbrek, mesane ve tenasül yollarındaki iltihapları giderir. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.Aci bademin uçucu yagi, iyi bir koku ve tat giderici (balik yagina ilave edilir) ve hafif bir dezenfektandir. Badem tohumlari, badem surubu hazirlanmasinda kullanilir. Çocuklar için iyi bir müshildir. Kremlerin terkibine girer. Meyve kabugu halk arasinda bogaz agrilarina karsi kullanilmaktadir.(kaynak)

Meyve sizin için faydalıdır. Doğru! Ama her zaman değil. Herhangi bir beslenme uzmanı ya da herhangi bir doktor size bunu tavsiye edebilir. Vitamin depolanmıştır, elyaflıdır, antioksidantır ve birçok hastalıktan sizi korur. Fakat meyvenin bir de karanlık bir yüzü var. Pekçok meyve veya meyve suyu içeren bir günlük diyet, kol ve bacakta titreme, kaslarda kasılma ile tanımlanan bir hareket düzensizliği olan, Parkinson hastalığı ile ilişkilendirilmektedir.

Tarımda zararlı kabul edilen her türlü böcek ve bitkilere karşı kullanılan ilaç maddelerine genel olarak pestisit adı verilmektedir. Meyvedeki pestisitler veya diğer bazı zehirler bu hastalığın oluşmasının sorumlusu olabilir.

Bu sebeple, meyveyı hemen yemeye durmamalısınız. Fakat, pekçok sebeplerden dolayı daima meyveyı yıkayınız. Pestisitlerle ilişkilendirme sadece bir tahmindir. Fakat pestisit kullanımının bir damgasını taşıyan meyvedeki bu etkinliğini düşünmek mantıklıdır.

Parkinson hastalığı, Sinir sistemi arasındaki iletişimin kimyasal taşıyıcısı olan beynin bir bölümünde beyin hücrelerinin hasarını içerir. Hastalık herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir, fakat daha çok 30 yaştan sonra ve yaş ilerledikçe risk artmaktadır. Parkinson dünyanın bütün kesimlerinde gerçekleşmektedir. Erkekler kadınlara nazaran daha fazla etkilenmektedir.

ABD’li araştırmacılar, uzun süre düşük düzeyde pestiside maruz kalan insanların, böcek öldürücü ilaçlara fazla maruz kalmayanlara göre yüzde 70 daha yüksek oranda Parkinson'a yakalandığını açıkladılar.

"Annals of Neurology" dergisinin Temmuz sayısında araştırmacılar, bu gruba çoğunlukla ziraatle uğraşan, çiftçi ve balıkçı gibi işçilerin dahil olduğunu belirttiler.

Bu çalışma, Harvard Toplum Sağlığı Okulu'nun daha önce öne sürdüğü ve pestisidleri, anahtar beyin hücrelerinin tahrip edilmesine sebep oldukları gerekçesiyle Parkinson ile ilişkilendiren araştırma sonucunu destekler nitelikte. Dergi "Bulgular, pestiside maruz kalmanın Parkinson hastalığı için bir risk faktörü oluşturduğu hipotezini desteklemektedir." İfadesine yer verdi.

Beslenme ve epidemiyoloji alanında çalışan Doçent Dr. Alberto Ascherio ve çalışma arkadaşları, Amerikan Kanser Derneği'nin 2001 yılına ait143,325 kişi üzerinde gerçekleştirdiği incelemenin verileri üzerinde çalıştılar. Araştırmacılar, kendilerine Parkinson teşhisi konulduğunu belirten insanlarla temasa geçtiler.

Amerikan Kanser Derneği, insanların beslenme, yaşam tarzı alışkanlıkları ve çevrelerinde maruz kaldıkları etkenler hakkında belirttiklerine dayanarak kanser riski oluşturan faktörler üzerinde çalışıyor.

Araştırmaya katılan 5200'den fazla erkek, 2600'den fazla kadın pestiside maruz kaldıklarını beyan ettiler. Parkinson için yaş, cinsiyet, ve diğer risk faktörlerini de göz önüne alarak yapılan değerlendirme sonucunda, bu neredeyse 8000 insan içinde Parkinson'a yakalanma oranının pestiside maruz kalmayanlara nazaran % 70 fazla olduğu saptandı.

Kadınlardan daha fazla sayıda erkeğin hastalığa maruz kaldıklarını belirttiler; bu erkeklerin de pek çoğunun çiftçilik ve balıkçılık alanlarında çalıştıkları görüldü.

Benzer araştırmalar Avrupa ülkelerinde yapılmakta, buralarda da benzer sonuçlar gözlemlenmektedir.

Gelecekteki çalışmaların riskle ilişkilendirilebilecek belirli bileşiklerin tanımlanması üzerine yoğunlaşması gerektiğini belirten araştırmacılar, diğer çalışmalarda, organofosfatlar olarak adlandırılan bir kimyasal sınıfının Parkinson riski ile ilişkilendirildiğini de ifade ediyorlar.

Titremelerle başlayıp hastayı paralize eden ve sıklıkla da ölümle sonuçlanan Parkinson'un tedavisi henüz yok. Bütün Dünya'da 6.3 milyon insanın Parkinson'a yakalandığı tahmin ediliyor. Sadece ABD'de bir milyondan fazla hasta bulunmaktadır.

E vitamini, Perkinson riskini önlüyor

Kanada’daki Queen's Universitesinden Dr Mayhar Etminan ve arkadaşları 1966-2005 yılları arasında yayınlanmış 8 çalışmada E ve C vitaminlerinin ve beta karotenin Perkinson’a etkilerini inceden inceye incelemiş. Orta ve yüksek dozda E vitamininin Parkinson riskini düşürdüğü görülmüştür. C vitamini ve beta karoten ise benzer etkiyi göstermemiştir.

Ancak, yüksek E vitamini dozu toksik etkisi gösterir.

İyi bir E vitamini girişini sağlamak için yeşil yapraklı sebzelerden, zeytin yağından, taneli ürünlerden ve ceviz, fındık gibi kuru meyvelerden zengin sağlıklı ve dengeli bir diyet önerilmektedir. Bol miktarda bu gıdaların yenmesi ile Perkinson hastalığının gelişmesinin durdurulabileceği bildirilmiştir.

En iyi ve en kesin çözüm ise insanlığın özüne dönmesidir. Ekolojik dengeyi de bozan, alt üst eden, her türlü kimyasallardan ve hormonlardan uzak doğal tarıma, organic tarıma dayalı bir yaşam tarzını yeniden oluşturmaktır.

Kaynaklar:
http://news.bbc.co.uk/1/hi/health/4579021.stm
http://psychologytoday.com/articles/PTO-20030520-000002.html
http://news.bbc.co.uk/1/hi/health/4559051.stm
http://news.bbc.co.uk/1/hi/health/3998847.stm
http://www.bugday.org/article.php?ID=1451





No comments: