Sunday, April 15, 2007

LAVANTA

Karaciğer metabolizmasının sağlıksız çalışmasından dolayı yükselen enzim değerlerinin kısa zamanda kontrol altına alınmasında ve tekrar kısa zamanda normal değerlerine indirilmesinde lavanta kürü bulunmaz bir nimet... Özellikle, Hepatit-B ve Hepatit-C virüslerinin aktive olabilmelerine karşı, karaciğer metabolizmasının sağlıklı çalışmasını ve güçlü kalmasını sağlayabiliyor. Sağlıklı ve güçlü çalışan karaciğer metabolizması, karaciğer bağışıklık sisteminin de güçlü olduğunu gösterir. Böylece virüsler bastırılarak faaliyete geçmeleri önlenmiş olabiliyordu. Sonuçta, lavanta kürünün, bu virüslerin karaciğer dokusunda kansere veya siroza dönüşme riskine karşı da mükemmel bir önleyici rolünün olabileceği gerçeğini de ortaya koymakta idi. Karaciğer metabolizmasının düzenli çalışmasında lavantanın çiçeklerinde bulunan 1,8 cineole, delta-3-carene ve herniarin ağırlıklı olarak etkili olurken, yapraklarının içerdiği beta-pinene�de karaciğer enfeksiyonuna karşı adeta tabii bir antibiyotik olarak görev yapmaktadır. Lavantanın yapraklarında bulunan bornyl-acetate etkin maddesi antiviral olarak görev yapan en az sekiz tane etkin maddeden bir tanesi. Bu amaçla kullanılacak olan lavantanın bir yıldan daha fazla beklememiş olmasına özen gösteriniz. Aktarlardan alınacak olan lavantanın sadece çiçeklerinin değil eşit oranlarda yapraklarının da bulunması gerektiğine özen gösteriniz. Aktarlarda lavanta yağı da satılmaktadır. Bu amaçla lavantanın yağı daha da etkili olur düşüncesiyle kesinlikle kullanmayınız. Lavanta kürünün uygulanması esnasında, lavantanın çiçeklerinde bulunan lavandulol ve dihydrocoumarin ile yine yapraklarında bulunan cedrene, alpha-humulene ve alpha-cadinene maddelerinin aynı anda bulunmaları lavantanın etkili olmasındaki temeli oluşturmaktadır.

Hepatit-C nin sebep olabileceği karaciğer kanserine dönüşme riskini büyük bir ölçüde önleyen etkin maddelerden bir tanesi de lavantanın içerdiği ursolic acid fonksiyonel maddesidir. Değerli okuyucu, yeri gelmişken önemli bir noktayı hatırlatmayı uygun buluyorum, hangi bitki olursa olsun, içerdiği önemli bir etkin madde tek başına veya saf halde istenilen ölçüde veya doğrultuda faydalı olmayabilir. Çünkü, o etkin maddenin metabolizmada istenilen başarıyı sağlayabilmesi için, bitkinin içerdiği diğer yardımcı etkin maddelere, medyatör maddelere ve birinci derecede fonksiyonel olan etkin maddenin işlevini artırabilmek için segonder maddelere de ihtiyaç vardır. Uygulanan bitkisel yardımcı (destekleyici) tedavide sadece etkin maddeyi düşünmemek gerekir. Bu anlamda, kullanılan bitkiyi bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Önemli olan diğer bir hususta kullanılacak olan bitkinin hangi kısımlarının kullanılacağı, ne müddetle demleneceği, ne zaman ve nasıl içileceği ve de ne kadar süreyle hangi aralıklarla uygulanacağıdır.

Derideki bazı rahatsızlıkların nedeni karaciğerden kaynaklanmaktadır. Lavanta kürü aynı zamanda, halk arasında ala hastalığı olarak bilinen vitiligo, sedef ve deride ileri yaşlarda oluşan yaşlılık lekelerine karşı da önleyici rol oynamakta ve de bu hastalıkların tedavisinde de önemli bir yardımcı ve destekleyicidir. Lavanta, saç dökülmesine karşı da çok etkilidir. Ancak, bu konudaki uygulama dıştan olup, hazırlanması tamamen farklıdır. Saç dökülmesine karşı uygulanacak kür için Kür 2 ye bakınız.

Lavanta kürünün başarı oranını çok daha fazla yükseltmek ve daha hızlı bir biçimde sonuca ulaşabilmek için beslenme şeklinize dikkat ederek bazı takviye uygulamalarda yapabilirsiniz. İşte bunlardan bazıları, hergün öğle yemeklerinden yarım saat önce hiç bir şey ilave etmeden tüketeceğiniz bir porsiyon preslenmiş çilek lapası, karaciğer yetmezliğine karşı önemli bir takviye oluşturur. Preslenmiş çilek lâpası, çileklerin çatalla veya kaşıkla iyice ezilerek hazırlanmasıdır. Ezme işlemi tamamlandıktan sonra fazla bekletmeden tüketilmesi gerekir. Tüketeceğiniz çileklerin hormonsuz olmasına özen gösteriniz. Genel olarak, karaciğer metabolizmasının sağlıklı ve düzenli çalışmasında enginarın katkısı yabana atılmayacak kadar büyüktür. Haftada iki-üç defa bir porsiyon, az suda haşlanmış (dilimlenmiş olarak) enginar tüketmek. Tuzlamayınız ve porsiyon başına bir çorba kaşığından fazla sıvı yağ kullanmayınız. Var ise, artakalan haşlama suyunu içiniz. Taze kayısının karaciğerin dostu olduğunu unutmayınız. Buradan, lavanta kürünün başarılı olabilmesi için mutlaka yukarıda bahsetmiş olduğum beslenme şekline uymak şarttır diye bir sonuç çıkartmayınız. Beslenme şeklinin uygulanmasında karaciğerin yükü hafiflemekte ve karaciğer daha rahat çalışmaktadır.
Değerli okuyucu, karaciğer yetmezliği, kronik karaciğer enfeksiyonu veya hepatit-B veya da hepatit-C şikâyeti olanların beslenmelerinde aflatoksin içeren besinlerden de mutlaka uzak durmaları gerekir. Nedir, aflatoksin? Aflatoksin, Aspergillus flavus adı verilen bir mantarın salgıladığı zehirdir (toksin). Örneğin, ekmeğin üzerinde oluşan yeşilimsi küf, aflatoksine verilebilecek en güzel örnektir. Nemli veya uygun olmayan koşullarda ve ortamlarda depolanmış buğdayın, fıstığın, biberin veya fındığın üzerinde oluşabilen mantarın salgıladığı küf, aflatoksine örnektir. Bir başka örnek, uygun olmayan şartlarda ve ortamlarda saklanan elmanın üzerinde de küf olarak adlandırabileceğimiz mantar oluşabilmekte ve patulin adı verilen zehiri (toksini) salgılamaktadır. Gerek aflatoksin ve gerekse de patulin karaciğer kanserinin oluşumunda etkin rol oynayan maddelerdir. Ekmeğin üzerinde oluşmuş küf (mantar) var ise, ekmeğin tamamının hiç bir şeklide tüketilmemesi gerekir. Çünkü, ekmeğin yüzeyinde oluşmuş olan mantarın kökleri, gözle tesbit edilemeyecek kadar ekmeğin içine doğru yayılmıştır. Küflü bölgeyi bıçakla kesip atmak, geri kalanını tüketmek çözüm değildir. Aynı şekilde üzerinde mantar oluşmuş tüm sebze veya meyve çeşitlerini hiç bir şeklide kullanmayınız. Unutmayınızki, bir besini pişirmekle de içerdiği aflatoksini yok etmek mümkün değildir. Kısaca, aflatoksin pişirilme esnasında yok olmaz. Küflü ekmeklerinizi hayvanlara da kesinlikle vermeyiniz. Küf (mantar) içeren bir ekmeği sütünden istifade ettiğiniz bir hayvana verirseniz, hem hayvanın sağlığını olumsuz etkilersiniz, hem de sütünü içtiğiniz taktirde de aflatoksin size geri dönmüş olur. Küf içeren ekmeği, en doğrusu toprağa gömmektir. Sonuç olarak, üzerinde mantar oluşmuş besinlerin (tahıl, sebze, meyve, ekmek gibi) hiç bir şekilde tüketilmemesi gerekir. Özellikle, karaciğer metabolizması sağlıklı çalışmayan ların sebze, meyve ve tahıl tüketimlerinde tazeliğe önem vermelerini öneririm. Besicilik yapanların, büyükbaş hayvanlara verdikleri yemleri mantar oluşumuna fırsat vermeyecek bir şekilde uygun şartlarda korumaları gerekir. Doksanlı yılların ortalarında Avrupaya ihraç edilen kırmızı pul biberimizde aflatoksin bulunduğundan dolayı uzun müddet bu biberimizin ihracatı yapılamamış idi. Çünkü, toplanan kırmızı biberler uygun olmayan depolama koşullarında bekletilirken üzerinde oluşan mantar, aflatoksin salgılamıştı.
Aflatoksinin varlığı yakın bir geçmişte, ilk defa 1960 yılında ortaya konmuştur. İngiltere�de, 1960 yılında bir defada ani olarak yüzbinin üzerinde tavuk ölmüştür. Yapılan araştırma ve soruşturmaların sonucunda, İngiltere�nin o yıl Brezilya�dan tavuk yemi olarak ithal ettiği fındık ununun aflatoksin içerdiğini ortaya koymuş idi. Bu felâketin sonucunda da aflatoksin adı verilen zehir, ilk defa ortaya o yıllarda konmuş oldu.

Karaciğer yetmezliğine ve Hepatit-B virüsünün bastırılmasına karşı önermiş olduğum lavanta kürü, Hepatit-C ye karşı oldukça zayıf kalıyordu. Bu nedenle, Hepatit-C yi de kapsayan yeni bir lavanta kürünün uygulama şeklini geliştirmem ve de optimize etmem gerekiyordu. Aşağıda Kür 1 de vermiş olduğum lavanta kürü hem Hepatit-B ye hem Hepatit-C ye hem de genel karaciğer yetmezliğine karşı geliştirmiş olduğum kürdür. Bu kürün hazırlanması ve uygulaması çok daha kolaydır. Ancak, dört dakikalık demleme süresi tamamlandıktan hemen sonra fazla bekletmeden süzülmesi gerekmektedir. Kesinlikle şarttır.

Karaciğer Rahatsızlıklarında Beslenmenin Önemi
Seksenli yılların başına kadar karaciğer ile ilgili rahatsızlıklarda beslenmenin önemli olduğu savunulurdu. Ancak, son yıllarda bunun geçerli olmadığı savunulmaya başlandı. Özellikle de �canınız ne çekiyorsa onu tüketebilirsiniz� görüşü hakim olmaya başladı. Beslenme üzerine yazılmış bazı kitaplarda da (yabancı dilden tercüme edilmiş), �dilediğinizi yiyebilirsiniz� şeklinde önerilerde bulunulmaktadır. Ben bu görüşe kesinlikle katılmıyorum. Çünkü, beslenmenin, karaciğer rahatsızlıklarında çok önemli olduğuna inanıyorum. Bazı bitkisel kürlerin de sağlıksız karaciğer metabolizmasının tekrar sağlıklı çalışmasında, vazgeçilmez olduklarına inanıyorum. Beslenmede aşırı yağlı yemeklerden uzak durulması gerekir. Özellikle lavanta kürüne ilaveten

-çilek lapası,
-kereviz,
-enginar,
-taze kayısı

tüketimi önemlidir. Bu konuda ilgili bölümleri okuyunuz. Lavanta kürünü uygularken kereviz ve enginar kürünü aynı zamanda uygulamayınız. Lavanta kürü tamamlandıktan üç gün sonra enginar veya kereviz kürünü uygulayabilirsiniz.

Değerli okuyucu, aktarlarda lavanta yağı da satılmaktadır. Kesinlikle bu amaçla lavanta yağı kullanmayınız. Lavanta yağı çok güçlüdür ve bazı durumlarda sadece haricen kullanılır. Kesinlikle lavanta yağı daha faydalı olur diye, dahili olarak kullanmayınız.

KAYNAK

No comments: