Sunday, April 15, 2007

TÜTÜN

Günümüzde tarım, ticaret, sanayi sektörlerinde taşıdığı önem dolayısıyla Dünyanın bir numaralı ürünleri arasında yer alan tütün yarattığı yan sanayi ve çeşitli hizmetleri çok geniş kullanım alanı ve sigara tiryakileri ile önemini gelecek yıllarda da sürdürecektir.

Tütünün ana vatanının neresi olduğu konusu kesin olmamakla birlikte Amerika kaynaklı görüşler daha ağırlıklıdır. Anavatanı neresi olursa olsun, tütünün Dünyaca tanınması, Amerika Kıtasının keşfi ile Avrupa’ya getirilmesinden sonra olmuştur.

Amerika’da Yukatan adasında yaşayan Maya’lara ait tarihi taşlar üzerindeki resimlerde ve Kuzey Ohio bölgesindeki höyüklerdeki eserlerde tütünün kullanılma şekillerine ve pipo resimlerine sık sık rastlanmaktadır. Kristof Kolomb ve arkadaşları San Salvador adasına ayak bastığı zaman ada yerlilerinin ağız ve burunlarından dumanların çıktığını görmüşler ve bu dumanlarında kurutulmuş tütün yaprağı olduğunu öğrenmişlerdir. Kolomb yerlilerin tütünü ağızda çiğneyerek, pipo içimine benzer bir sistemle tüttürmek, buruna çekmek sureti ile kullandıklarını görmüştür (3).

Maya ve Aztek uygarlıklarında rahipler dinsel törenlerde ayinlerde tütün dumanını kullanmışlardır. Daha sonra tütünün keyif verici etkisine alışarak ayinler dışında da tütünü içmeye başlamışlar. Zaman içinde rahipler dışındaki insanlarda da alışkanlık yapmaya başlayan tütün Orta ve Kuzey Amerika’da yaygınlaşmıştır.

Mezopotamya ve Mısır’daki eski medeniyetlerde dinsel törenlerde tütsü dumanı ve yakılan güzel kokulu maddelerin kullanıldığı bilinmektedir.

Orta Amerika’da Meksika ve Antiller halkı arasında bu keyif verici duman yayılırken, o zamanın doktorları olan rahipler tütünden şifa umarak taze yapraklarını yaralar üzerine koyarlar, göğüs hastalıklarına karşı dumanını koklatıyorlar ve kokusunu baş ağrılarının tedavisinde kullanıyorlardı.

Bu tarihte tütün henüz Avrupa’da tanınmıyordu. Kolomb kendisine hediye edilen kurutulmuş tütün yapraklarına önem vermemişti. Kolomb yerlilerin tütün içtikleri saz borusunun adı olan “Tobacco”yu bitkiye vermiş. Böylece bilimsel deyimle “Nicotiana Tobaccum” un adı doğmuştur.

Daha sonra Amerika’ya seyahatlerde bulunan Vespuci, Macellan, Cortez ve ekibi yerliler gibi tütün içmişler ve uzun müddet kullanarak tiryakisi olmuşlardır. Dönüşlerinde de tütün bitkisini Avrupa’ya getirmişlerdir. Romano Pane adlı piskopos, tütün tohumu getirterek, 1518 de Şarlken’e sunmuş ve bu tarihten itibarende İspanya’da tütün üretimine başlanmıştır. Tütün hakkındaki ilk bilgi de Rahip Pane tarafından kaleme alınmıştır. Avrupa’ya gelen tütün önceleri süs bitkisi ve şifa bitkisi olarak kullanılmıştır (4) .

Avrupa’da önce İspanya ve Portekiz’e gelen tütün daha sonra Brezilya’dan Fransa’ya gelmiştir. 1559 yılında Portekiz’de Fransa’nın elçisi olarak bulunan Jean Nicot, Lizbon’da gördüğü tütünü dikmiş ve bunun yapraklarının yakılıp, dumanının tüttürülmesi, kurutulmuş yaprakların ufalanıp burna çekilmesinin öksürüğe, astıma, baş ağrısına, mide hastalıkları ve kadın hastalıklarına iyi geldiğinden bahisle Fransız Kraliçesine sunmuştur.

Kraliçenin tütüne gösterdiği ilgiden dolayı “Kraliçe otu” adı verilmiştir. Daha sonra Jean Nicot’un bu bitkiye gösterdiği ilgiye izafeten tütün bitkisine “Nicotiana” ve 1828’de bulunan tütündeki alkoloide de “Nicotin” ismi verilmiştir(5) .

Fransa Ruhban Reisi İspanya’dan getirttiği tohumlarla tütün üretimini başlatmıştır. Böylece tütün üretimi Avrupa’da yayılmaya başlamıştır.

Tütün tüketiminin giderek artış göstermesi İspanya, Portekiz, İngiltere ve Fransa’nın Amerika’daki sömürgelerde tütün üretimi yaparak, tütün ticaretinden gelir sağlamaları yoluna gitmişlerdir. Bu şekilde ihtiyaç olan tütünü Amerika’dan getirmenin yanında tütün üretimi Avrupa’nın güney doğusundaki ülkelerden iç ülkelere ve sahilden Akdeniz’e ve Kuzey Avrupa’ya doğru yayılmıştır. Macellan tütünü Filipin adalarına, Portekizliler Hindistan, Japonya ve Çin gibi doğu ülkelerine götürmüşlerdir.

Tütün önceleri ibadetlerde kullanılan bir bitki sonraları şifa verici bir ilaç, nihayet keyif verici ve alışkanlık yapıcı bir ihtiyaç maddesi olarak dünyaya yayılmıştır.

Tütünün keyif verici olarak kullanılmaya başlanmasından sonra tüketimi hızla artmıştır. Fuzuli bir harcama olarak kabul edilmesi ve sağlığa zararlı olduğu ileri sürülerek ülkelerde çeşitli yasaklar getirilmiştir. 1575’de İspanya ve Amerikan kiliselerinde tütün kullanılması yasaklanmış, 1603’de İngiltere’de Kral I. Jacgue tütün içme aleyhinde mücadele etmiş, 1620’de Japonya’da tütün içme yasağı getirilmiş, 1652’de Almanya-Bavyera’da tütün kullanımı yasaklanmış, 1653’de Saksonya, Avusturya’da tütün içilmesi aleyhinde faaliyetler olmuş. 1634 yılında Rusya’da 1657 yılında İsviçre’de tütüne yasaklar konmuştur. Tütün kullanılmasına karşı konulan yasaklama ve ölüm cezaları çok sayıda insanın ölümüne sebep olmuş, buna rağmen insanlar tütün kullanmaya devam etmiştir.

Getirilen bütün yasaklar ve cezalara rağmen tütün kullanımının önü alınamamış. Devletlerin tütünden elde edecekleri geliri fark etmeleri ve bu gelirin önemli bir miktarda olması nedeniyle tütün kullanımı ve tarımı teşvik edilmiştir. Böylece devletler tütünden çeşitli vergiler, bandrol almaya imtiyaz ve tekeller kurmaya başlamışlardır.

Tütünün ilk kullanış şekli, kurutulmuş yaprakların ufalanarak bir boru ucunda yakılması ve borunun öteki ucundan çıkan dumanın çekilmesi şeklindeydi. Daha sonraları ilkel purolar şeklinde kullanılmıştır. Diğer bir içim şeklide pipo diyebileceğimiz lüle ve çubuklarla içilmesi şeklindeydi(6) .

Kıyılmış tütünlerin yine bir tütün yaprağına sarılarak “CIGAR” şeklinde ve kağıda sarılarak içilmesi 18. Yüzyılda Orta ve Güney Amerika’da başlamıştır.

Enfiye şeklinde tüketim giderek azalmış, porselen pipolar içinde kullanılması giderek rağbet görmüştür.

Kıyılmış tütünlerin kağıda sarılarak içilmesine 18. yüzyılda Güney Amerika’da başlanmıştır. Bu ilk sigaralar özellikle Brezilya’da çok rağbet görmüş bunlara “Papelitos” adı verilmiştir (7) .

Avrupa’da sigara şeklinde tütün içme ilk defa İspanya’da olmuş, daha sonrada Fransa’ya geçmiştir. İlk sigaralar 1844 yılında Fransa’da yapılmış ve aynı yıl İtalya’da yapılan kağıt purolar büyük ilgi görmüştür.

Sigaranın yayılması 1856 Kırım harbinden sonra olmuştur. Kırım savaşı sırasında gazete kağıdına sarılarak içilen tütünler Türk, İngiliz, Fransız ve yerli ordulara mensup askerler arasında büyük rağbet görmüştür. Harp koşullarının sigara kullanmayı artırması savaş sonrası yurtlarına dönen askerlerin bu alışkanlıklarını beraberinde götürerek oralarda devam ettirmesi sigara sanayinin temeli olmuştur (8).

Nihayet 1878 yılında saatte 3600 sigara yapabilen ilk sigara makinesi yapılmıştır. Sigara sanayinin bu şekilde gelişmeye başlamasıyla tütünün sigara şeklinde tüketilmesi, diğer tüketim şekillerine karşı üstünlük sağlamasına sebep olmuştur. Diğer tüketim şekilleri çok düşmüştür. Virginia purosu 20. yüzyılın başlarına kadar önemini korumuştur (9) .

Bugün enfiye ve çiğneme şeklinde tütün kullanımı yok gibidir. İlkel kullanım şekillerinden zaten vazgeçilmiştir. Çok az miktarda özellikle Ortadoğu ülkelerinde nargile şeklinde tüketilmektedir. Pipo şeklinde içilmesi nispeten daha fazladır ancak buda çok önemsizdir. Sigaradan sonra ikinci büyük kullanma puro şeklindedir. Tütünün en önemli kullanma şekli sigara olup, bu alanda önemli bir sanayi doğmuştur.

Tütünde keyif verici kullanma dışındaki, diğer yan ürün şeklinde kullanma oldukça önemsizdir. Tütün üreticisine de fazla bir gelir sağlamamaktadır. Tütünde yan ürün olarak selüloz üretimi için sapları ve tohumu kullanılmaktadır. Tütünün kırık ve döküntüleri ise nikotin sülfat üretiminde kullanılmaktadır. Bu kullanım şekillerinin miktar ve değer olarak ekonomik önemi yoktur. Yapraklarından nikotin, saplarından selüloz, tohumlarından yağ, pektin ve çiçeklerinden esans, küllerinden potasyum karbonat gibi maddeler elde edilmekte olup kullanış yerleri gittikçe artmaktadır.

Ayinlere mistik hava katmak ile tarihi yolculuğuna başlayan tütün kah ilaç olmuş şifa için kullanılmış, kah buruna çekilmiş enfiye olmuş, kah ağızda çiğnenmiş, kah pipo olmuş, içilmiş, kah puro olmuş, çeşitli kullanma usulleri ile tarihi yolculuğunu sürdüren tütün gün gelmiş tüm bu kullanma şekilleri unutulmuş ve şu anda sigara olarak dudaklarda yarın ise ne olur bilinmez. Ancak gelecek için şunu söylemek mümkündür keyif verici ve alışkanlık yapıcı özelliği ile insanlar üzerinde etkisini uzun süre devam ettirecektir. Sağlığa zararlı kampanyalar, aleyhindeki propagandalar ve içilmesinin yasaklanmasına rağmen ekonomideki yerini koruyacaktır.
KAYNAK

No comments: