Thursday, March 20, 2008

» Sosyal fobi, sosyalleşerek aşılır

Farika Teymur Artır
Psikolog

Aşırı stresle ilgili son yazımıza okuyucularımızın ilgisi çok oldu. Pek çok e-posta ve telefonla bize ulaşan okurlarımızın sorularını gücümüz yettiğince cevaplamaya çalıştık.

Bize aktarılan psikolojik sorunların içinde, en önemli yeri sosyal fobi tutmakta. Sosyal fobi tedavisi gören veya henüz tedaviye başlamamış olan okuyucularımız hastalığın nedenleri ve çözüm yolları hakkında sorular soruyorlar. Sosyal fobi, topluluk içinde veya belli kişilerle konuşmadan önce veya konuşurken büyük bir korku ve daralma hissi, kalp çarpıntısı, yüz kızarması, ellerin titremesi, cümle kurmakta zorlanma, adeta bildiği her şeyi unutma gibi şikayetlerle ortaya çıkmaktadır. Kişinin sosyal ilişkilerini olumsuz şekilde etkileyip, bazı durumlarda kişinin sosyal ortamdan tamamen uzaklaşmasına yol açmakta, bu da ruh sağlığının daha da bozulmasına neden olmaktadır. Hastalığın başlangıcında sadece psikoterapiler yeterli olabilirken, ilerlemiş durumlarda ilaç tedavisi de gerekir. Doğal kaynaklarımızı kullanma gerekliliği sosyal fobiler için de gereklidir. Psikolojik ve fizyolojik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan sosyal fobinin tedavisi dahiliye, endokrinoloji ve psikiyatri uzmanları ile görüşülerek yapılmalıdır. Sosyal fobinin en önemli nedenlerinin başında aşırı stres yer alır. Konsantrasyonunu kaybeden insanın konuşması, iletişim şeklinin bozulmasına yol açar, bu durumda kişi kendine güvenini kaybeder. Zaman içersinde bu durumun yol açtığı aşırı stresin etkisi kalksa da, güveni kaybolan kişi artık hep bu şekilde devam edecek endişesi taşır. Bu da sosyal ilişkilerin bozulmasına ve sosyal fobinin devam etmesine yol açar. Dikkat konsantrasyonu ve konuşma akıcılığındaki bozulmanın geçici olduğunun bilincinde olan kişi hata yaptığı halde sosyal ilişkilere devam ederse, bir zaman sonra aşırı stresin azalmasıyla normal konuşma şekline döndüğünü görecektir.

Sosyal fobinin diğer bir önemli nedeni de aşırı mükemmeliyetçiliktir. Aşırı mükemmel olma isteği kişide hata yapma endişesi meydana getirir. Kişilik gelişiminde benlik farkındalığı önemli bir yer tutar. Benlik farkındalığında gerçek benlik farkındalığı (gerçekte sahip olduğu özellikler) ile ideal benlik farkındalığı (sahip olmak istediği özellikler) arasındaki fark çok fazlaysa, kişi kaygı bozukluğu yaşar. Bu da sosyal fobiye dönüşebilir. Örnek vermek istersek bir kişi sahip olduğu özelliklerden farklı özelliklere sahip olmak, daha güzel daha etkili konuşmak istemektedir. Halbuki kişiliği, kültürü, aksanı, jest ve mimikleri ve alışkanlıkları buna uygun değildir. Bunun farkında olan bu kişi başkalarının da aynı şekilde kendisini değerlendirdiği duygu ve düşüncesiyle endişe yaşayabilir. Böyle durumlar kişilik gelişimi esnasında gençlerin büyük bir kısmında hafif düzeyde görülmektedir. Kişinin önce kendisini olduğu gibi kabul etmesi, olumlu özelliklerini görebilmesi, rahat olması ve sahip olmak istediği özellikler için kendisine zaman vermesi ve her istediğini gerçekleştirmesinin mümkün olmayacağını bilmesi gerekir.

Doğal özellikler hastalık değil

Toplum içine girince hafifçe kızaran, mahcup bir kişi olmak bazıları için doğal bir özelliktir. Bu kesinlikle bir hastalık veya psikolojik problem değildir. Problem kişinin bu özelliği sebebiyle toplum içine girmekten kaçması, kalp çarpıntısı, boğazda kuruluk, aşırı sıkıntı, konsantrasyon azlığı, daralma hissi, yetersizlik, güvensizlik duygusu ve konuşurken dikkatini toplayamama gibi rahatsız edici fizyolojik, zihinsel ve duygusal problemlerinin olmasıdır. Bazı durumlarda da kişi kendisini olduğu gibi kabul etse de, çevresi etmemekte. Anne, baba, öğretmen gibi etkili kişiler hep daha farklı olmaya zorlamaktadır. Mesela çok zeki fakat sessiz, sakin bir öğrencinin sosyal olması için başkalarıyla kıyaslanması ve üzerinde baskı yapılması da zamanla sosyal fobi meydana getirebilir. Böyle durumda kişinin baskılara önem vermeden olduğu gibi davranması, kıyaslanmaya izin vermemesi, en azından bunu kendi içinde problem etmemesi gerekir. Zira gelişim hayat boyu sürer. Kişi hayatının bazı dönemlerinde iç uyaranları fazla olduğu için daha sessiz, daha pasif ve içe dönük olabilir. Aynı kişi zamanla hiçbir baskı olmadan kendiliğinden daha sosyal, daha aktif hale gelebilir. Aileye ve diğer eğitimcilere düşen, baskı yapmadan sadece zaman zaman sosyal olmanın önemini anlatarak sosyal imkanları artırmaktır. İnsanlar farklı ortamlarda da farklı davranabilirler. Bunda kalıtım, yetişme tarzı, kişinin içinde bulunduğu ruh hali gibi sebeplerin etkisi çoktur. Sosyal çevreyi genişletmenin kişiye sağladığı yararlar çok olmakla beraber, bu özelliklerin kişide kaygı meydana getirmeyecek şekilde kazanılması önemlidir.

Bazı olumsuz yaşantılar travma sonrası stres bozukluğuna yol açarak sosyal fobi meydana getirebilir. Stresli bir günde önemli bir konuşma yaparken topluluk içinde ne konuşacağını unutan veya hatalı konuşan ve bu sebeple mahcup olan bir kişi farkında olmadan şartlanmış olması durumunda, diğer topluluklar içinde hep aynı olayı hatırlaması sonucu sosyal fobi sürekli tetiklenebilir. Bu gibi sebeplere yönelik psikoterapiler de sosyal fobinin tedavisinde önemli yer tutar.

Sosyal fobisi olanlara öneriler

Sosyal fobiden kurtulmak isteyen kişi sosyal ortamlara girerek korku duymamayı öğrenmeli.

Şikayetler ortaya çıksa da sosyal ortamlara girmeye devam etmeli ve mümkün mertebe ortaya çıkan sıkıntılara önem vermeyip kendisini suçlamamalı.

Kişi olumlu tecrübeler kazandıkça korkusu azalır, cesareti artar ve belli bir zaman sonra korktuğu durumların tamamen ortadan kalktığını görür.

Sosyal ortamlara girerken aç, susuz, uykusuz ve aşırı yorgun olmamaya çalışılmalıdır. Bu durumlarda güven duygusu artan kişi daha az sosyal fobi yaşar.

Aşırı stres sebebiyle biyokimyası bozulan vucudu sağlığına kavuşturmak için ilaç tedavisi uygulanabilir.

Düzenli uyku, doğru nefes alma, spor, düzenli beslenme, sanatsal faaliyetler gibi doğal stres gidericiler bozulan dengenin düzelmesinde önemlidir.

Psikolojik problemlerinizle ilgili soru sormak için, Tel: 0216 386 06 66, Faks: 0216 386 68 54, e-posta: t.artir@zaman.com.tr



19.07.2004
Farika Teymur Artır
Psikolog

www.zaman.com.tr adresinden alınmıştır.

No comments: