Friday, February 1, 2008

RENKLERİN DİLİ

RENKLERİN DÜNYASI


Hiç düşündünüz mü? Bazı renkleri sever ve bazı renkleri ise itici buluruz.Niçin böyledir bu tercihlerimiz? Neden farklıdır ve neden her insana adeta özeldir.
İnsanın doğası her açıdan çok komplike olmasının yanında ihtiyaçlarına göre ve yaratılışına uygun bir çok değişimi kendi içinde barındırmaktadır.Her insanın sevdiği, ve hatta kendisi ile özdeşleştirdiği renkler vardır.Hani hepimiz biliriz ”zevkler ve renkler tartışılmaz” diyerek bazılarımızın diline neredeyse pelesenk olmuş bir cümle geliştirmişizdir.Zaman zaman farklılıklarımızı bu cümleyi kullanarak aşmaya çalışırız.
Renkler bizim için hem tedavi amacıyla ve hem de kendi kişilik özelliklerimizin tespiti açısından önemlidir.Bugün artık ülkemizde son yıllarda renk terapisi giderek yaygınlık kazanmaya başlamış ve bu yolla insanın enerji bedeninde ihtiyacı olduğuna karar verilmiş bölgelerine zihinsel yöntemlerle ve daha başka metodlarla bu renk terapileri yapılmaya başlanılmıştır.Sadece ihtiyacı olduğuna karar verilmiş bölgelere uygulanılmasının dışında insan aurasının düzeltilmesi, beyinde alfa dalgası hakimiyetinin oluşturulması, sindirim sorunlarının tedavisinde, zihinsel performansın arttırılmasında, kişinin psikolojik ve ruhsal dengesindeki dalgalanmaları ortadan kaldırmak amacıyla kullanımı hızla artmaktadır.


Renklerin şifadaki anlamları ve tercih edilme sebepleri

Her renk bedendeki bazı rahatsızlıkları ortadan kaldırmak için kullanılma potansiyeline sahiptir.İyileşmenin sayısız farklı yollarından sadece birisidir renkler ve aslında en doğalıdır da.Kullanmayı bilmeli ve bunu bilimsel gerçeklikleri göz ardı etmeksizin yapmalıdır.Renkleri değerlendirmeyi becermek ve olabildiğince onların gücünü şifayı elde etmekte kullanmak için insanın sessiz ve sakin rahatsız edilmeyeceği bir ortamda sadece zihnini kullanması yeterli olmaktadır.Başlangıçta teknik her ne kadar kolay olsa da belki uygulayıcının kendisini yaptığı işe tam konsantre edememesine bağlı olarak iyi sonuçlar alınmayabilir.Uygulamaya devam edildikçe bir çok insan oldukça anlamlı sonuçlar elde etmekte gecikmez ve renklerin şifa verici etkisini deneyimleme imkanına kavuşur.
Uygulamanın pratik olarak anlatımı bir başka yazının konusudur.Biz şimdilik renklerin ne anlama geldikleriyle ilgili sizlere kısaca bilgiler vermek istiyoruz.

Kırmızı: Dolaşımı bozulmuş dokulardaki dolaşımı düzenlemek ve soğuk vücut bölgelerini ısıtmak için kullanılır. Kırmızı renk yaşam görevimiz düzeyinde tutku ve güçlü duygularımızın kaynağıdır. Pembe ile karışıksa aşk, parlak kırmızı ise hareket halindeki öfke, koyu kırmızı bastırılmış öfke, kırmızı - turuncu karışımı ise cinsel tutkuyu ifade eder.
Kırmızıyı diğer renklere göre öncelikli olarak tercih edenlerde; güçlü bir kişiliğe sahip olmak, cinsellik dahil her alanda enerjik ve cüretli davranarak kendini ama topluma ama partnerine kabul ettirmek gibi davranışların yanında, kısmi bir zorbalık, çevresindekilerle yumuşak ilişkiler kuramama, diplomatik davranamama ve dilini çok sivri kullanma gibi özellikleri de taşıması söz konusudur.

Turuncu:Cinsel potansiyeli arttırır ve bağışıklığı güçlendirir. Yaşam görevimiz düzeyinde hırsımızın ifadesini bulduğu renktir.Bedendeki genel enerji dağılım düzeyini hızlandırır.Yorgunluğa, depresyona, barsakların verimli çalışmasına ve uykusuzluğa iyi gelir.
Bu renk çok çabuk dikkat çeker. Eğer bir üründe portakal rengi kullanılıyorsa ‘bu ürün herkes içindir’ mesajı verilmektedir. LC Waikiki ürünlerinde de gözlemlenebileceği gibi küçük çocuklar için yapılmış olan oyuncaklarda ve kıyafetlerde portakal rengi sıklıkla kullanılır. Ve insanlar bu rengin olduğu yere çok çabuk ve rahatça girebilecekleri hissine kapılırlar. Bu renk bulunduğu grubu sayıca olduğundan büyük, çok ve daha cana yakın gösteren bir özellik taşır.

Sarı: Dağınık ve sisli bir beyni temizlemeyi ve doğrusal zihin işlevlerini güçlendirmeyi sağlar.Sindirim sisteminin gücünü arttırır. Yaşam görevimizdeki sarı renk zekamızı ifade eder.Karaciğeri güçlendirir, baş ağrılarına ve migrene karşı etkilidir.
Sarı rengi öncelikli olarak tercih edenlerin, bağımsızlıklarına önem verdikleri, başkalarına danışmadan büyük tasarılar kurdukları, yeniliklere çok düşkün oldukları, etki altında kalmaktan hoşlanmadıkları, sık sık coştukları ancak bu coşkunun kısa süreli olduğu, bu nedenle de gerek duygusal gerekse maddi yaşamında savurganlıklara neden olabilmeleri söz konusudur.


Yeşil:Tüm bedenimiz için genel dengeleyici ve şifacı olarak etki eder. Düşünce ve duygulanım değişikliklerini kısmen stabil edici etkisi vardır.Psikolojik rahatsızlıklarda, uykusuzluk ve uyumsuzluklarda kullanılır.
Yeşil rengi tercih edenler yeniliklere ve yaratıcılığa hayranlık duyar ve yaratıcı bir insan olmaya çalışırlar. Kolay elde edilen şeylerdense zor elde edilen başarıların peşinden koşmayı tercih ederler. Toplumda geniş bir çevre edinmeyi isterler. Öncelikle kendi düşüncelerinin, değer yargılarının ve görüşlerinin doğruluğuna inanırlar.

Mavi:Sakinleştiricidir. Yaşam görevimiz düzeyinde hassasiyetimizi ve öğretici yönümüzü temsil eder.Konuşma kabiliyetinin yani insanın özellikle iletişim yeteneğinin güç aldığı renktir.Sinir sistemini ve bedenin hararetini azaltıcı, algılama yeteneğini geliştirici özelliği vardır.
Mavi rengi diğer renklere göre öncelikli olarak tercih edenler; coşkularını çevresinde bulunanlarla paylaşmak, bulunduğu ortamlarda yumuşak ve yakın ilişkiler kurmak arzusundadırlar. İlişkilerinde insanlara çabuk yaklaşmakta ve onlara aşırı derecede candan davranmaktadırlar. Herkesin hakkını almasını arzulamakta ve sağlam bir adalet duygusu taşımaktadırlar. Hatalı bir iş yaptıklarında, bu durum tatlı bir dille kendisine söylenilince olgunlukla kabul etmekte ve bu yanlışlarını düzeltmeye çalışmaktadırlar. Düşünmeyi, düşler kurmayı ve zaman zaman da yalnız kalmayı sevmektedirler

Mor: Kişinin ruhsal dünyasıyla bağlantı kurmasına yardımcı olur. Çivit mavisi imgelemeyi arttırarak zihnimizin açılmasını sağlar. Yaşam görevimizde mor; ruh ile derin bağlılığı ve çivit ise ruh ile derin bağlılığa gidişi temsil eder.Korku ve kaygının azaltılmasında(anksiyete tedavisinde), kanın temizlenmesi amacıyla kullanılmaktadır.
Mor rengi birincil renk olarak beğenenlerin yaşamlarında aşk önemli bir yer tutar. Sevmekten, sevilmekten, iltifattan ve kendilerine karşı ince ve kibar davranılmasından hoşlanırlar. Güzel ve çekici olmayı arzularlar. Başkalarını kolaylıkla etkileyebilirler. İnsanlara karşı gösterdiği samimiyet ve içtenlik çoğu zaman yüzeysel de olsa, kendilerini kabul ettirmek için, çevrenin görüş ve değer yargılarından dışarıya pek çıkmıyor gibi gözükürler.

Beyaz:Acılarımızı almak ve yerine barış ve huzur getirmek için görev yapar. Yaşam görevimizdeki anlamı gerçeği temsil etmesidir.Huzurlu ve sorunsuz bir ruh halini ifade eder.
Beyaz nötr bir renk olmasına karşın aslında bütün renklerin birleşmesi ile oluşmuştur. Çünkü beyaz güneş ışınlarını olduğu gibi yansıtır. Bu anlamıyla beyaz renk saflığı, berraklığı, kararlılığı, sürekliliği ve temizliği simgeler. Süt, kar, toz şeker, un, pamuk, yalnız beyazın değil, aynı zamanda berraklığın da göstergesidir.Beyaz rengi tercih edenler kendilerini her türlü şaibeden ve kirden arınmış olarak göstermeye çalışan insanlar olarak değerlendirilebilir.


Görüldüğü gibi yaşamda sınırsız sayıda iyileşme ve tercih edilme sebepleri vardır.Önemli olan tüm bu farklılıkların farkına vararak onlara saygı ve hoş görü ile yaklaşabilme bilgeliğine kavuşabilmemizdir.
KAYNAK

KATKI MADDELERİ

Bugün dünya üzerinde, koruma, renklendirme, kıvamlandırma, tat verme, tatlandırma ve daha birçok özellikler vermek amacı ile yapay gıdalara 3000 den daha fazla katkı maddesi ilave edilebilmektedir. Bu katkı maddelerinin hiçbiri de tüketiciye fayda sağlayacak maddeler değildir. Üstelik burada sadece 15 tanesi için açıklayacağımız gibi birçok zararlı sonuçları olabilen maddelerdir. Buna rağmen hepsi de yasal olarak kullanıma açık tutulmaktadır. Üreticilerimiz kullanmaya, tüketicilerimiz de tüketmeye sorumsuzca devam etmektedir.

Siz tüketiciler, endüstri tesislerinde işlenmiş gıda maddeleri ile bu katkı maddelerine karşılık gelen bir riske doğru farkında olmadan koşuyor ve etiketlerini okuyup anlayıncaya kadar bir bilmece çözmedeki yorgunluğa denk bir yorgunluk yaşıyorsunuz.

Şüphesiz büyük ölçüde taze gıda maddeleri yiyerek bu nahoş katkı maddelerinden uzak durmak en iyisidir. En azından yemeklerinizde bazı işlenmiş gıda maddelerinin içerdiği aşağıdaki katkı maddelerinden uzak durmanızda ve etiketlerine baktığınızda kafanızı çevirip şöyle geçip gitmenizde sağlığınız için yarar vardır.

E310 Propyl Gallate

Bu koruyucu, katı ve sıvı yağların bozulmasını önlemek için kullanılmaktadır. Bitkisel yağlarda, et ürünlerinde, dilimlenmiş patateslerde, hazır çorbalarda ve sakızlarda koruyucu katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Çoğunlukla BHA ve BHT katkı maddeleri ile birlikte kullanılır. Kansere sebep olabilir. Gastrit ve cilt tahrişine neden olabilir, kandaki hemoglobine zarar verdiği için bebek ve küçük çocuk gıdalarında izin verilmemiştir.

E320 BHA ve E321 BHT

Butillenmiş hidroksianisol(BHA) ve Butillenmiş hidroksitoluen(BHT) katı ve sıvı yağların bozulmasını, küflenmesini önlemek için kullanılmaktadır. Tahıl ve ürünlerinde, sakızlarda, bitkisel yağlarda, patates cipslerinde, tazeliğini muhafaza etmek için bazı paketlenmiş gıda maddelerinde kullanılmaktadır. Yapılan bazı çalışmalarda bu katkı maddesinin farelerde kansere sebep olduğu bildirilmiştir. Bebe mamalarında izin verilmemiştir, alerjik reaksiyon yapabilir, hiperaktiviteye, kanserojen, estrojen etkilere ve diğer olumsuzluklara sebep olabilir. Tükete geldiğiniz ürünlerin etiketinde bu katkı maddesinin kullanıldığı bilgisi varsa, bu katkı maddesini içermeyen bir başka marka ürünlere yönelmeniz sağlığınız için daha uygun olacaktır.

E924 Potassium Bromate

Bu katkı maddesi ekmek ve unlu gıdalarda hacım artırmak ve daha güzel ekmekiçi yapısı oluşturmak için kullanılmaktadır. Bromat hayvanlarda kansere sebep olmaktadır. Bromat ABD ve Japonya dışında bütün dünyada yasaklanmıştır.

E621Monosodium glutamate (MSG)

MSG, hazır çorbalar, salata sosları, sucuk, salam, sosisler, tütsülenmiş balık, patates cipsleri gibi pekçok paketlenmiş gıda maddelerinde lezzet artırıcı olarak kullanılmaktadır. Bir yazar ve sinir hastalıkları uzmanı olan Dr. Russell Blaylock’a göre; ani kalp ölümleri ile (özellikle sporcularda) ve MSG ve yapay tatlandırıcılar gibi katkı maddelerin sebep olduğu excitotoxic hasarlar arasında bir bağ bulunmaktadır. Excitotoxinler bir gurup heyecan artırıcı amino asitlerdir ki, bunlar hassas sinir hücrelerinin ölümüne sebep olabilir.

Pekçok tüketici de MSG nin hastalık yapıcı etkisini bizzat yaşamışlardır. MSG içeren gıdaları yedikten sonra ortaya çıkan bu rahatsızlıklar, baş ağrısı, mide bulantısı ve kusmadır.Birçok üründe MSG kullanımı maalesef gizli yapılmakta etikette gösterilmemektedir. Eğer güvenli bir katkı maddesi ise üreticiler neden gizlerler?

E951 Aspartame (Equal, NutraSweet)

Bu yapay tatlandırıcılar diyet soda, diyet gıdalar ve düşük kalorili gıdalarda kullanılmaktadır. 1970 li yıllarda yapılan çalışmalarda farelerde beyin tümörüne sebep olduğu belirtilmiştir. 2005 de yapılan en son araştırmalar küçük dozlarda bile farelerde beyin tümörleri ile birlikte lenf ve kan kanseri meydana getirdiğini ortaya koymuştur.

Aspartama duyarlı insanlar, tüketimden sonra başağrısından, baş dönmesinden ve hallusinasyondan ızdırap çekebilirler. Aspartama duyarlı olan kişilerde anjioödeme veya göz kapaklarında, dudaklarda, ellerde veya ayaklarda şişmeye neden olur.

E950 Acesulfame-K

Asesulfam-K normal şekerden 200 defa daha tatlı dır. Fırın ve pasta ürünlerinde, sakızlarda, jelatinli şekerlemelerde ve meşrubatlarda kullanılmaktadır. İki fare araştırmasında bu maddelerin kansere sebep oldukları ve diğer çalışmalarda ise bu katkı maddesinin güvenirliğinin bulunmadığı ispatlanmaktadır.

Olestra

Olestra, Olean markası ile, krakerlerde ve patates cipslerde katı yağ yerine kullanılmaktadır. Bu sentetik katı yağ vücut tarafından emilememektedir. Bu madde ishale, gevşer bağırsak, karın ağrıları, beden gücünün azalmasına ve gazlanmaya sebep olabilir.

E250-E251 Sodium Nitrite (Sodium Nitrate)

Sodyum nitrit veya sodyum nitrat sucuk, salam, sosislerde, hazır et yemeklerinde, tütsülenmiş balıklarda, tuzlanmış bifteklerde ve diğer işlenmiş etlerde koruyucu, renk verici ve lezzet verici olarak kullanılmaktadır. Bu katkı maddeleri, nitrosaminler denilen kanser oluşturucu kimyasalların oluşumuna yol açarlar. Bazı çalışmalar, tüketilen konserve etler ve nitrit ile insanlarda oluşan kanser arasında bir bağın olduğunu göstermiştir. Nitritler nefes daralması, baş dönmesi ve baş ağrısı ile sonuçlanabilecek rahatsızlıklara sebep olduğu bildirilmektedir. Bebek ve küçük çocukların gıdalarında kullanılması kesinlikle yasaktır.

E220-E228 Sülfitler

SO2, sülfitleyici maddeler (Sülfür dioksit, sodyum veya potasyumsülfit, bisülfit, metabisülfit) olarak da bilinirler. Gıda koruyucusu olarak ve fermente içeceklerin kaplarında kullanılırlar. Fırınlanmış ürünler, çaylar, çeşniler, deniz ürünleri, reçeller, jöleler, kurutulmuş meyveler, meyve suları, konserve ve suyu alınmış sebzeler, dondurulmuş patates ve çorba karışımlarında ve içeceklerde bulunurlar.

Sülfitler göğüste sıkışma, kurdeşen, karında kramp, ishal, kan basıncı düşmesi, başta yanma hissi, halsizlik, nabız hızlanması gibi bulgulara neden olur. Ayrıca sülfitler, bunlara duyarlı astımlılarda astım atağını tetikleyebilir.

Bir çok restoranın salata barında yüksek düzeyde sülfit mevcuttur.

E210-E219 Benzoatlar

Benzoatlar, muz, kek, hububat, çikolata, soslar, katı ve sıvı yağlar, meyankökü, margarin, mayonez, süt tozu, patates tozu ve kuru maya gibi bazı gıdaların işlenmesi sırasında gıda koruyucusu olarak kullanılır. Fırın mamulleri, peynir, sakız, çeşni, dondurulmuş mandıra ürünleri, yumuşak şeker gibi gıda ürünlerinde, kozmetik ürünlerde, diş macunlarında eczacılıkta ağız yoluyla alınan bir çok ilaçta, öksürüğe karşı antiseptik ve mantara karşı merhem yapımında kullanılır. Astıma , sinirsel bozukluğa, ve çocuklarda hiperaktiviteye, kurdeşene neden olabilir ve astımı ağırlaştırabilir.

Bu gurubun önemli bir kısmını parabenler oluşturur. Parabenler gıda, kozmetik ve ilaçlarda koruyucu olarak kullanılırlar. Metil, etil, propil, butil paraben ve sodyum benzoat bunlara örnektirler. Bu maddelere duyarlı kişilerde alındıklarında, ağır cilt bulguları veya deride kızarıklık, şişlik, kaşıntı ve ağrıya neden olurlar.

İngilterede yapılan son araştırmalarda ise parabenlerin kullanıldığı ürünleri tüketen ve göğüs kanserine yakalanmış insanların kanserli dokularında paraben kimyasallar bulunmuştur. Bu parabenlerin, parfüm, deodorant, krem, güneş yağları, çeşitli makyaz ürünleri ve diş macunu kullanımı ile cilten absorbe edilerek vücuda girişinin sağlandığı anlaşılmıştır. Dokulara yerleşen parabenler östrojen hormonlarını artırarak dengeyi bozmakta ve kanser tümörleri oluşmaktadır.

Bu bulgulardan sonra yukarıda ismi geçen ürünlerin paraben içeren çeşitlerinden şiddetle kaçınılması sağlığımızın bir gereği olmalıdır..

Hydrogenated Vegetable Oil(Hidrojene edilmiş bitkisel yağ)

Margarinler gıda katkı maddesi olmadığı halde burada zikretme ihtiyacı duyduk. Zira margarinler burda zikri geçen katkı maddelerinden de daha büyük tehlikeler arzetmektedir.

Hidrojene edilmiş bitkisel yağları yapmak için kullanılan proses, kalp rahatsızlıklarını ve şeker hastalığını teşvik eden trans yağlarını husule getirmektedir. “The Institute of Medicine” tüketicilerin trans yağları mümkün mertebe çok küçük miktarlarda tüketmelerini önermektedir. Etiketlerinde margarin ve bitkisel katı yağları içeren krakerler, kuru pasta, bisküvi, pasta ürünleri, salata sosları, ekmek ve benzeri ürünleri tüketmekten kaçınmalısınız. Bunlar ekseriya ürünün raf ömrünü uzatmak, lezzetini sabit tutmak ve ucuza mal etmek için kullanılmaktadır.

E102 Tartrazin

Renklendirici; Kekler, şekerlemeler, konserve sebzeler, peynirler, sakızlar, sosis, dondurma, portakallı içecekler, salata sosları, mevsim salataları, tatlı, reçel, unlu gıdalar, çerez, konserve balık, hazır çorbalar, alkolsüz meşrubatlar ve ketçap gibi bazı gıdalar tartrazin içerirler. Tartrazin duyarlı insanlarda kurdeşen veya astım ataklarına neden olabilir. tiroid tümörü, kromozom hasarı, hiperaktivite ve aspirin duyarlılığı gibi rahatsızlıklara sebep olabilir;Norveç ve Avusturya'da yasaklandı.

E133 Blue 1 ve Blue 2 (Brilliant blue FCF)

Renklendirici; sentetik kömür katranından üretiliyor; mandıra ürünleri, tatlılar ve içeceklerde kullanılır; farelerde beyin tümörüne sebep olmuştur. Çocukların tüketmesi tavsiye edilmiyor, Belçika, Fransa, Almanya, ısviçre, ısveç, Avusturya ve Norveç'te yasaklandı.

E127 Red 3(Erythrosine)

Renklendirici; kiraz ve vişne, konserve sebze, muhallebi, tatlı, pasta,biskuvi ve çerezlerde kullanılır; ışığa karşı duyarlılığa ve troid hormonu seviyesini arttırıp hipertroidism'e neden olabilir; farelerde yapılan çalışmada troid kanserine neden olduğu saptanmıştır; Avustralya, Amerika ve Norveç'te yasaklandı.

E110 Yellow 6(Sunset Yellow, FCF, Orange Yellow S)

Renklendirici; sentetiktir;unlu gıdalar, pasta, tatlı, çerez, dondurma, içecek ve konserve balık, hazır çorba ve bazı şurup cinsi ilaçların üretiminde kullanılır; yan etkileri kurdeşen, rinit (burun akması), burun tıkanıklığı, alerji, hiperaktivite, böbrek tümörü, kromozom hasarı, karın ağrısı, bulantı ve kusma, hazımsızlık ve iştahsızlıktır; Norveç'te yasaklandı.

Kaynaklar:
http://en.wikipedia.org/wiki/Parabens
Yeniden Gıda Raporu. Dr.Müh.H.K.BÜYÜKÖZER
http://www.chm.bris.ac.uk/webprojects2002/price/azo.htm
http://mst.dk/udgiv/publications/1999/87-7909-548-8/html/kap05_eng.htm
http://www.sixwise.com/newsletters/06/04/05/12_dangerous_food_additives_.htm



KAYNAK